Dünya tarihinde millet eler varlıklarını yalnızca belli topraklara hakim olarak askeri varlıklarıyla egemenlik kurarak değil, ekonomik güç, nufus, kültür sanat mimari ve bütün bunları canı pahasına koruyacak, nesiller yetiştirerek sağlamışlardır. İyi yetiştirilmiş nesiller toplumun birikimini, kültürünü, inancını, örf adetlerini ve topyekün değerlerine sahip çıkacak ve yarınlara aktaracak donanımlı nesiller yetiştirmekle mümkün olacaktır. Neslin kalitelitesi bir milletin tarihsel medeniyet tasavvurunu, değer yargılarını sırtlayan en önemli yapı taşıdır. Bu bağlamda toplumsal kalite aynı zamanda neslin de kalitesini oluştururken; neslin kalitesi de milletin geleceğe ümitle bakmasının en önemli göstergelerindendir. Nesiller miletlerin en zinde taşıyıcılarıdır. Nesiller arası aktarımlar sayesinde tolumsal dinamikler varlığnı devam ettirir. Tarih, kültür, sanat, din gibi toplumun mayasını oluşturan değerler korunur. Bu aktarım toplumun yaşam tarzı, duygu düşünce biçimi ve topyekün toplumsal miras yoluyla da olur. Nesiller, mahir ellerde şekil verilebilen paha biçilemez bir cevherdir. Neslini kaybeden toplumlar her şeyini kaybeder. Geleneğimizde nesil "salih evlat" kavramıyla nitelendilmiştir. Bu kavram yalnıca ibadet eden dini ilimler ve dini mekanlarlarla içli dışlı yaşayanları değil; ailesine, milletine, çevresine, toplumuna hatta kendine ve tüm insanlık ailesine faydalı işler yapma gayreti içinde olanları nitelemektedir.
Sağlam nesiller tolumsal değerlerin doğru aktarımıyla şekillenir. Değerlerin önemsenmemesi, doğru aktarılamaması, farklı kültürlerin kontürolsüzce toplumun içine yerleşmesi, ve düzgün rol model olunamaması halinde kimlik çatışması/bunalımı ve toplumsal aidiyet duygusunun çözülmesine neden olur. Bu durum birey düzeyinde başlayıp zamanla toplumu tehdit eder hale gelebilir. Hele de günümüz modern çağın dijital kültürünün durumu göz önünde bulundurulunca dünya üzerindeki egemen kültürler, baskın olamayan kültürleri etkileyerek kendi köklerinden kopmalarına neden olmaktadırlar.
Nesillerin kendi kimliklerinden kopmaları içteki ve dıştaki erozyonlarla meydana gelir. Bu bağlamda aileler büyük önem kazanmaktadır. Aile, bireyin kişişliğinin şekillenmesinde en önemli toplumsal kurumdur. Ailenin işlevlerini yerine getirememesi birey üzerinde ciddi travmalara neden olmaktadır. Kişi kendisini ailede güvende hisseder. Toplumsal aidiyetin ilk verildiği yer ailedir. Aile, güven duygusunun olduğu, sevgi depocuğunun beslendiği, kaynaktır.
Genç Akademi Dergisi kendi amacı ekseninde üniversitede topluluk olma yolunda ilerlerken 5. sayımız ile karşınızda olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bize inanan, bize güvenip gerek yazıyla gerek her türlü desteğini esirgemeyen başta dergimizin danışmanlığını yapan Dr Öğretim Üyesi Muhammed Hayri ŞAHİN ve Prof. Dr. Cevdet YAKUPOĞKU hocalarımız ve saygıdeğer tüm hocalarımıza şükranlarımızı sunarız. Hep "bir hayaliniz olsun ve o haylin peşinden koşturun. Boş durmayın, daima üretin, bir şeyleri başarmanın mutluluğu ve hazzından kendinizi mahrum bırakmayın" telkininde bulunan ve bizi bir araya getiren, her aşamada titizlikle yer alan Manevi Danışman Yusuf DALKILIÇ hocamıza teşekkürü borç biliriz. Derginin yazarlarından editörlerine, tasarımından kapağına ve çizimlerine kadar emek veren onlarca öğrenci arkadaşlarımıza minnettarız. Dergide ismi geçmeyen ama derginin her kademesinde gönüllü olarak koşuşturan arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Yeni sayılarda buluşmşmak dileğiyle…
Description:
Editörden
Dünya tarihinde millet eler varlıklarını yalnızca belli topraklara hakim olarak askeri varlıklarıyla egemenlik kurarak değil, ekonomik güç, nufus, kültür sanat mimari ve bütün bunları canı pahasına koruyacak, nesiller yetiştirerek sağlamışlardır. İyi yetiştirilmiş nesiller toplumun birikimini, kültürünü, inancını, örf adetlerini ve topyekün değerlerine sahip çıkacak ve yarınlara aktaracak donanımlı nesiller yetiştirmekle mümkün olacaktır. Neslin kalitelitesi bir milletin tarihsel medeniyet tasavvurunu, değer yargılarını sırtlayan en önemli yapı taşıdır. Bu bağlamda toplumsal kalite aynı zamanda neslin de kalitesini oluştururken; neslin kalitesi de milletin geleceğe ümitle bakmasının en önemli göstergelerindendir. Nesiller miletlerin en zinde taşıyıcılarıdır. Nesiller arası aktarımlar sayesinde tolumsal dinamikler varlığnı devam ettirir. Tarih, kültür, sanat, din gibi toplumun mayasını oluşturan değerler korunur. Bu aktarım toplumun yaşam tarzı, duygu düşünce biçimi ve topyekün toplumsal miras yoluyla da olur. Nesiller, mahir ellerde şekil verilebilen paha biçilemez bir cevherdir. Neslini kaybeden toplumlar her şeyini kaybeder. Geleneğimizde nesil "salih evlat" kavramıyla nitelendilmiştir. Bu kavram yalnıca ibadet eden dini ilimler ve dini mekanlarlarla içli dışlı yaşayanları değil; ailesine, milletine, çevresine, toplumuna hatta kendine ve tüm insanlık ailesine faydalı işler yapma gayreti içinde olanları nitelemektedir.
Sağlam nesiller tolumsal değerlerin doğru aktarımıyla şekillenir. Değerlerin önemsenmemesi, doğru aktarılamaması, farklı kültürlerin kontürolsüzce toplumun içine yerleşmesi, ve düzgün rol model olunamaması halinde kimlik çatışması/bunalımı ve toplumsal aidiyet duygusunun çözülmesine neden olur. Bu durum birey düzeyinde başlayıp zamanla toplumu tehdit eder hale gelebilir. Hele de günümüz modern çağın dijital kültürünün durumu göz önünde bulundurulunca dünya üzerindeki egemen kültürler, baskın olamayan kültürleri etkileyerek kendi köklerinden kopmalarına neden olmaktadırlar.
Nesillerin kendi kimliklerinden kopmaları içteki ve dıştaki erozyonlarla meydana gelir. Bu bağlamda aileler büyük önem kazanmaktadır. Aile, bireyin kişişliğinin şekillenmesinde en önemli toplumsal kurumdur. Ailenin işlevlerini yerine getirememesi birey üzerinde ciddi travmalara neden olmaktadır. Kişi kendisini ailede güvende hisseder. Toplumsal aidiyetin ilk verildiği yer ailedir. Aile, güven duygusunun olduğu, sevgi depocuğunun beslendiği, kaynaktır.
Genç Akademi Dergisi kendi amacı ekseninde üniversitede topluluk olma yolunda ilerlerken 5. sayımız ile karşınızda olmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Bize inanan, bize güvenip gerek yazıyla gerek her türlü desteğini esirgemeyen başta dergimizin danışmanlığını yapan Dr Öğretim Üyesi Muhammed Hayri ŞAHİN ve Prof. Dr. Cevdet YAKUPOĞKU hocalarımız ve saygıdeğer tüm hocalarımıza şükranlarımızı sunarız. Hep "bir hayaliniz olsun ve o haylin peşinden koşturun. Boş durmayın, daima üretin, bir şeyleri başarmanın mutluluğu ve hazzından kendinizi mahrum bırakmayın" telkininde bulunan ve bizi bir araya getiren, her aşamada titizlikle yer alan Manevi Danışman Yusuf DALKILIÇ hocamıza teşekkürü borç biliriz. Derginin yazarlarından editörlerine, tasarımından kapağına ve çizimlerine kadar emek veren onlarca öğrenci arkadaşlarımıza minnettarız. Dergide ismi geçmeyen ama derginin her kademesinde gönüllü olarak koşuşturan arkadaşlarımıza teşekkür ederiz. Yeni sayılarda buluşmşmak dileğiyle…